ŞİİR 1
deli dolu gectik ates hatlarindan
sevgim korkuyla beraber büyüdü icimde,
sevdikce korktum korktukca daha cok sevdim.
ergec birbirini bogacakti bu duygular, biliyordum,
neden sonra farkina variyor insan, ayagina takilan bütün taslari yoluna kendi dösedigini.
senin yarinlara inancin benden yüklüydü,daha cesaretliydin.
fidani catilmamis yarinlara ektigin umutlar ergec acacakti biliyordum..
benim sevdali cocuk ruhumun nicelerinin ugruna kiyametler kopardigi degersiz degerlere sirt dönmüs güvenli safligimda bir sonsuzluk buldun kendine ..
ve hayatimizin resimlerini cizdin duvarlarimiza
sonra birden yesil bir kentte ilik bir yaz gecesine astin beni.
sevdali ömrümün dakikasi 5 para etmedi .. ödedim ...
cümlelerim seni tasimaktan yorgun düstü ..
son sözün ve son anın efendisi olmaya bilenmiş yüreğine yenildim..
gecmisten nefes alip gecmise nefes verdim..
anilar kemirdi yüregimi felc oldu hislerim ..
zamanin coktan dibe cöktügü kum saatimin belinden tek bir saniye bile süzülmüyordu .
ters cevirmeye cesaretim yoktu ..
cünkü yeniden baslicak bir hayatin korkagi olmustum ..
asklarin sonrasinda hüzün vardir. ya sen hüznü bogarsin yada hüzün seni bogar ..
ama birisi kanatlarini kirarsa eger,
yarali kus rolüne soyunacagina yürümeyi denemelisin, hayata dönmelisin ..
bunlari düsünebilmek bile kendime dönüsümdü ..ve sonunu infaz ediyordu icimde ..
o gece yüregimden sag ciksaydin eger ölen ben olurdum ..
o gece hayatin lekesiz bir aninda seni intihar ettim.
simdi katil benim .
artik hücremde bir bosluksun yavas yavas taze anilarin altina gömülüyorsun.
ve sana ait sandigim her seyin aslinda benim oldugumu anliyorum ..
hicbir duygumun tek ilhami degilsin,
kendimi kesfettikce seni kaybediyorum ..ve ufkuma sensizligi korkusuzca geciyorum.
ŞİİR 2
Hoscakal-Malisin --- Sen Hoscakallarin Malisin ....
Artiklariyla Yüregimde Kalan Askina, Yetiremedim Gönlümü….
Bakisinla Ararken Baskasinin Gözlerini Yüzümde,
icimi Sizlatan Bir Sessizlik Geldi Sususlarima....
Fark Ettim ki Yine Susuyorum, Bu Benli Ama Bensiz Bir Sevdaya …
Günese Daha Yeni Dönmüstüm Simsiyah Ruhumu,
isiginin Cezbine Tutuldum Anlasilan…
Nerden Bilirdim ki Sicaginin Alev Olacagini,
Yandim iSte YANDIM ! Kavrulana Kadar……
Eskiden Göcünce icimde Bir Sevda, Enkaz Birakirdi Bana.
Anlasilan Alisti Gönlüm Bu Talanlara…
Simdi Gidislerin Ardindan El Salliyorum,
ALLAH’a ismarliyorum ‘Yitirilmis bir Umudu’ Daha…
Yeniden ve Yine Yamaliyorum Kirilan Kalbimin Kalanini…
Kaybetmekten Korkmuyorum Bile;
Yaren Dedigimin icimin Yalanci Hayalini,
Sanirim Hayalperestlik Yakistirdi Bana Kendini…
icinde Sen Olmayan Düsler Kurmak incitecek Beni…
Fark eder mi Bilmem Ama Her Gece Düsünecegim Galiba Seni.
Aradigin Gözleri Bulman Olmali mi Sana Temennim Bilmiyorum,
Bildigim Bisey Var Ama Sevgili;
Sen Mutlu Olmalisin Hak Ettigin,istedigin Gibi…
Sevmek Bazen Gitmektir Dediklerinde
Anlam Verememistim Bu Samimi Cümleye…
MeGer Gitmekmis Sevmek,
Kalabilmenin Ucuz Durusundan Ezilen Yüregimin, Azadiymis Meger Gitmek…..
Gitmek;
Yalnizlik Kadar Sevilen Bir Kelimeymis Meger,
Onurunu Kaybedemeyenler iCin…
Bir aSk Kac Kisi Sigdirabilir ki icine;
En Sevdigin Elin, En Sevebilecegin Senin…
Her Sarkida Önce Bendeki Seni,
Sonra Sendeki ‘o’nu Düsünüyorum… ve Seninle Tek Ortak Noktamı Buluyorum,
Gözlerini Sayiklayan, Gönlümün Ortasina Koyuyorum…
isin garibi;
‘o’nun Yerinde Olmak istemiyorum,
Olmayacak Biliyorum….:[
Olmayacak biliyorum (a."qu") !!!!!!!!!!!!!!!!!!!! 
ŞİİR 3
"Gel" desen gelirdim
gittiğin uzakta bendim
dağ gibi bir ihanetten düştüm
bu kendime son gelişim
ölümbaz öpüşler kusuyorum ceplerime
kendimi suçüstü yakalıyorum
ve kentsizliğimin isimsizliğini
Araz´a uyak düşüyorum
gözlerime senden düşler sürüyorum
ıslak bileklerim kan bayramına yatıyor
bana en büyük tehdit yine ben oluyorum
sonra bir durağa yaslanıyorum
sonra bir kente
ve sen gidiyorsun
ben kanıyorum
diyorlar ki "kendini dinleme hiçbir şey söylemiyorsun"
oysa "Gel" desen gelirdim biliyorsun
yorgun Haliç´e biraz inat
biraz ihanet bırakıyorum
ellerinden bir tedirginliği bir tehdidi avuçluyorum
aklıma düşüyorsun
düşüyorum
düşünce
üşüyorum
azgın hüzünlerle körlüğüme göçüyorum
ayrılığın saati kaç geçiyor bilmiyorum
yalanlarımla bir hiçlikteyim
beni içinden kaç
bu kentte her yağmur kendini ağlar
aklıma düşsen yalnızlık oluyorum
ağzımdaki uykudan öpmüyorsun nicedir
nerde kimi üşüyorsun
artık kendini yakan bir ateşim
kendimize birbirimizden düşler yapamıyoruz
şimdi boş duraklara yaslanıyorum
boş kentlere
oysa "Gel" desen gelecektim
gün düşlerime dönüşlerimde
bakışın içiyor beni gözlerimden
gövdemi düşürüyorum güz yavrusu duraklara
uzaklığına uzanıyorum
sevdiğin sonbahar geçiyor üstümden
ama artık hiçbir göğü içmiyorsun dudaklarımdan
yıkılıyorum şarkılara
"kimseler bilmiyor"
yalnızlık dostumdu
şimdi korkum oluyor
oysa "Gel" desen gelecektim
artık her şey kımıltısız bir geceye dönüşüyor
güz artığı saçlarımda oynaşan sensizlik
göz karana yenik düşüyor en korkak yanlarımdan
kendimi yitirdikçe sana gidiyorum
göbek çukurumda sobelere karanlık uyutuyorum
düş satıcısı ispiyoncu bir ihtiyarın insafına kalıyorum
uysal yalnızlıklar satın alıyorum
gülüşümle ödeyerek
ve içimde yalancı bir katil taşıyorum
yeni utançlar biriktiriyorum eski günahlarıma
cüzamlı ruhlar cehennemine gidiyorum ben
kirli sözlerimi temize çekme
oysa "Gel" desen gelecektim
gözlerim ihanete ihbar taşıyor
kuşkulu bir cinayeti fısıldıyor kaşlarına
sözü namluna sürmelisin şimdi
en yaralı yanımdan vurmalısın beni
çünkü uçmak düşmeyi göze almaktır
avlunda bıraktığım az kullanılmış intiharları deniyorum
ne vakit nikotinli ellerinden yola çıksam
susuşuna kan döküyor gözlerim
sen gözüne çiğ kaçtı sanıyorsun
oysa bilmelisin Araz´ım
kimsenin içi görünmez
ve hiç bulamadıklarını
asla yitiremezsin
bak şimdi aramızda sessiz kalıyor
söylenecek bütün sözler
her sabah akşam oluyorsun
alnından ellerine damlıyorsun
yüzündeki yağmurla iniyorsun kente
içine dert oluyorsun kentin
dışına yağmur
yüreğinde dağılıyor kristal şehirler
duvarların kan öksürüyor
ve sen
başkalarının gözlerini
yüzümde aramamayı öğreniyorsun
beni bir durağa yaslıyorsun
beni bir kente
gidiyorsun
oysa "Gel" desen gelecektim
susmak en inatçısı olmaktır yalnızlığın
en susmakta neydi öyle
sen en dinlerken
biliyorum Araz´ım
insan kendini bulmamalı, hep aramalı
gittiğin yerden başlıyorum öyleyse
gece cinnetlerimi de alıp yanıma
denize bakmayı bilmeyenler
bir gün mutlaka boğulur
işte bundandır gözlerinden kaçışlarım
siz hiç yar saçının bir telinden kendinize gurbet yaptınız mı
ben şimdi gurbetim
içimde taşıyorum
heba olsa da senlerce yılım
oysa "Gel" desen gelecektim
ömrümden düşürdüğüm sol anahtarlarına takılıyorum hep
ve hayat yüklü kamyonlar geçiyor üstümden
şairler ölüdür derler
inanmıyorum
en karanlık ceketimi giyiyordum
ışığa kördüm çünkü
şimdi ise güneşe ilerliyorum
dirilmek için
kimliği paslanıyor eski bir anarşistin
gecenin kör gözünden utanıyorum
hadi bana en militan kelimelerle saldır
batır içime cümlelerini
beyhude bir dehşet bırak
hak ediyorum
gizlilikten ölmek üzere olan bir akrep sızıyor içime
can kaybından ölüyorum
cenazemde namaz kılacağım
zan altındayım
yalanıma inanıyorum
yorgun söylentiler kanıyor solgun yaralarımdan
kırılır mı bilmem hüznümde taşıdığım kin
kinim kendime
susuşum sana
küsüşüm tüm dünyaya
üstü kalsın ihanetimin
"Gel" desen gelecektim
yine bir tren geçiyor içimden
sen kesiliyorum gülüşümün karşılığı
saçların bir rüzgarın öyküsünü taşıyor
görmüyorum söylemiyorsun kırılıyorum
hiçliğimin etleri yolunuyor şizofrenik bir gecede
sana bir öykü çıkarıyorum ağzımdan
süsle beni ey aşk
geçtiğin yerleri öpüyorum
yarısı yanık bir aşkın küllerini taşıyorum
dişlerindeki nikotin tadı terkimde
sirenler ve ateş hatları içip
sesini peydahlıyorum kendimden ve kentimden
ıslak ceplerimi buluyorum el yordamıyla
yasadışıyım
tutukla beni gözlerimden
kalemim bitti yitirdi şiirini şuur
öldü kanımdaki mürekkep balığı
solumdaki sise intihar etti intiharlar
bir aşkı kaça katlayabilirdi ki ezik bir yürek
yaşamak için geç bir zaman
ölmek için ise erken
çok davullu bir senfoni sürçüyor
dikiş tutmaz ayrılığımda
kirpiğinden yapılma bir darağacına
geceyi asıyorum
yoksun
bu yağmurlar ıslatmıyor beni
bir durağa yaslanıyorum sensiz
gidişinin en sessiz harfinden yırtılıyorum
"Gel" desen gelecektim oysa
kulaklarımdan bordo denizler dökülüyor
şimdi herkes biraz sen biraz acı
göğsümde bir vagon
gizli sözler batıyor
fırtınalar çıkıyor üstüme
şakağımda
intihar acemisi bir şairin
delilik provaları
arkandan uluyan kapılardan
söküyorum kokunu
yokluğunu kokluyorum
yokluğunu yokluyorum
çöz gözlerimi senden hadi
ücranda yak bakışımı
gözlerine bekçi sevdam
dünden ve senden kalmayım
içine her düşen
kendi keşfi sanıyor seni
oysa sen
melekleri bile kıskandıracak kadar kendinsin
ve kendini acıtmak istiyorsun
ama güller kendine batamaz
bilmiyor musun
"Gel" mi diyorsun
herkes kendi gördüğüne bakar
peki hayatın rüzgarında kime yelkeniz
kıpırdamadan duramayız bir aşk boyu
hadi en kanadığımız yerden susalım
"Gel" desen gelirdim
"Git" dedin ve gittin
Aşka..
Rüzgara..
Ayrılığa..
Zamana..
ŞİİR 4
biliyor musun; umarsız bir yıkımdı gidişin. Liman boyu uzanan iç kanamalı bir suskunluktu bizden geriye kalan. Oysa bilmeliydin; bütün bir hayatı ürpererek yaşama cesaretiydi aşk. Ve yola çıkıldığında göze alınmalıydı aşkın adressizliği. Sen bir tepeden masal gibi geldiğinde gözlerime, ben kendi masalımı terk edip, gözlerine benzeyen bir deniz seçmiştim kendime. Bana aşkı öğretmişsen yorgun, terli bir tepede; bırak isyanım tam olsun yüreğimin sessizliğindeki kıyamete... bilirim sen kendince bir hayatı onarmaya düşkünsün. Onarmak içinse gidişin; sen önce seni affet. Adına mavi dediğin çoğul eksikliğinde...
Bilirsin; ben ki kabilesiz bir savaşçı. Senden aldığım bütün anlamları sana geri verdim. Bir ‘içim’ kaldı ben de kaldı, bir de aklımın aldanmışlığı. Haklısın sende bensiz sularında elbet denizi aşmış bir okyanus telaşı yaşanacaktı. Bağışla sözlerimi. Bağışla gözlerimi. Dahası yok, fazlası az... bazen terk edip gidebilmeli bu şehri kendi çaresizliğinde. Bazen inceldiği yerden kopmalı hayat. Neyse! Sen benden ötede, ben senden uzakta... ne kadar çok “vardık” oysa ne kadar çok kaybolurken bile...
Neden geçmişin muhasebesini yapmaya başlamıştık bilmiyorum. Son sözleri iyice içime oturdu. “Bana bir kere susma hakkı verseydin, sana neler söylemeyecektim! Oysa sen hep payına susmaları aldın, bana ise hep sessizliğin ezeceği vakitlerle savaşmalar kaldı. Evet! susmak birilerini hep konuşmaya mahkum etmekti. Ve en çok konuşan en fazla hata yapandı her zaman. En çok susanın hep haklı kaldığı gibi... Sessizlikten korkan birine sessizlik dayatmak (hem de bir lütuf, bir armağan gibi) işlenen en haklı suçtu. Sen tüm suskunlukları kimseye bırakmayacak kadar bencil, herkesi suskunluğuna özendirecek kadar cömerttin. Sana söylenenlerle, sana anlatılanlarla herkesin sırrını bildin ama kimseye bir şey söylemedin. Oysa izin verseydin sana söylemeyecek ne çok şeyim vardı. İnsanları sadece dinleyerek böyle çıplak, böyle savunmasız bırakmayı nerden öğrendin? Başkalarına ait bunca sırrı taşımak seni neden hiç yormadı? Sen en çok bana sustun; ben en çok sana konuştum. Sana benzemeye başladığımdaysa, bende içimi susarak döktüm. Susacak hiçbir şeyin kalmadığında ise içindeki sessiz diyaloglarla benden çekip gittin.
Meğer susmak, insanın içiyle konuşmasıymış. Geç fark ettim!
ŞİİR 5
Sakın gözlerin yollarda kalma
Rüzgâr dağıtmış olsa da saçlarını
Biliyorum için için yanıyor yüreğin
Yapayalnız değilsin herşeye rağmen
Çoktandır karşı karşıya kalmadın
Renkli akşam bulutlarıyla
Sonbahar dağlarda ateş yakmış
İnce ince tütüyor beyaz bir duman
Dökmüş söğütler yapraklarını sulara
Yol kenarında bir ağaç ben garibim
Bozkırın kuşları dağlarda soluk soluğa
Yoruldum gayet ağırlaştı kalbim
Şimdi tek başına yürüyen geceden uzakta
Memleketimin ışıklarını görüyorum
Biliyorum bir tanem can evimdeki yaram
Böyle her akşam yaklaşmasa bu hüzün
Bir Akdeniz sabahı gibi aydınlanır yüzün
Yağmur çiseler yapraklar camlara vurur
Görünür kavakların arasından
Pencereleri ardına kadar açık kulübemiz
